21 Mart 2016 Pazartesi

20 Mart 2016- Marmaris-İçmeler-Değirmenyanı-Hisarönü-Orhaniye Bisiklet Turu

Bu haftaki turumuzu Marmaris ten başlatıp İçmeler üzerinden Datça istikametine  Hisarönü,Orhaniye  köyleri ve aynı yoldan geri dönüş olarak planladık.Sabah 08.30 da Muğla dan arabayla hareket ettik.Akçapınar'da kahvaltının ardından 10.45 de Marmaris'den turumuza başladık.Tur boyunca dilimizden düşmeyen şarkımızı da tur yazımıza  eklemek istiyorum.https://www.youtube.com/watch?v=F5emFQgvw8g Güzel bir pazar sabahında  sahilde bizi tırmanacağımız dağın hafif sisli manzarası karşıladı.Bu dağları aşıp geçeceğimize inanmıştık.

Denize sıfır yolumuzdan İçmeler'e doğru hızlıca pedalladık.Sahil boyu şimdilik boştu fakat sezon içinde insanlardan geçilmeyecekti.Oteller ve plajlar sezon hazırlıklarına başlamışlardı.Bisiklet yolunun olması güzel bir uygulamaydı;darısı tüm şehirlere.
İçmeler'e gelince dere içinde bir karartı dikkatimizi çekti.Sahibinin kenarda beklediği köpeği, deniz sezonunu açmıştı.Köpeğe gülerek, köprü üstünden yüzen köpeği fotoğrafladıktan sonra yolumuza devam ettik.

Ve beklenen an geldi .Sol taraf Turunç'a, sağ taraf Değirmenyanı'na gidiyor.Biz seçimimizi Datça yoluna yaptık.Çok zorlu yer yer %10 eğimin olduğu rampa bizi bekliyordu.Rampanın başlangıcında fotoğraf çekildikten sonra "YA HAK" diyerek pedala asıldık.
Yokuşu hafif tempoda ,kendimizi yormadan çıkmaya çalıştık.Yol boyunca duraklayarak;çevremizi inceleyerek en çok da turumuzun resmi şarkısını söyleyerek vakit geçirdik.Solumuzdaki uçurumdan gelen dere sesine bol bol eşlik ettik.Yolda S harfi çizerek eğimi azaltmaya çalıştık.Arkamıza evlere baktıkça ne kadar yükseldiğimizi fark edebiliyorduk.



Zirveye geldiğimizde kasklar ;rüzgarlıklar vb. bisiklet üstündeydi.Bu yolu nisan ayından sonra sıcak etkisiyle çıkmak mümkün değildi.Zirve fotoğrafında yüzler gülüyordu.
Zirveden sonra inişler bizi bekliyordu.Rahat bir şekilde Değirmenyanı köyüne yaklaştık.Biz Marmaris-Datça anayolunu kullanmadan, paralel giden toprak yoldan Hisarönü ne çıkmayı kararlaştırdık.Gps den konumumuzu doğruladıktan ve köylü amcanın birine doğrulattıktan sonra yola koyulduk.Yol kenarında oğlaklarını emziren keçiyi izleyerek soluklandık.Çoban abimizin meyve ikramı ve bizle  tatlı atışması güzel bir anı oldu.Bize ;hayat size güzel biz hep çalışalım diyerek laf attı.Bende haftanın 6 günü erken kalktığımı ;yarın yine mesaide olacağımızı bir pazarımız var ona da dokunma diyerek gülüştük.
Bir gün önce yağan yağmurun etkisiyle yol yer yer çamurdu.Bu da fazla efor tüketmemize sebep oluyordu.Sağımızda akan çay bize eşlik ediyordu.Yol kenarında her evde köpek vardı ama bağlı olması bizi rahatlatıyordu.Fakat biraz sonra zıplayarak oynayan oğlakları izlerken ,bizim onların bölgesinde tehlike yarattığımızı düşünen  köpeğin üstümüze koştuğunu görünce yine hız rekorlarını altüst ettik. 
Köpeklerin ürkütücü sesi biraz canımızı sıksa da toprak yoldan ilerleyerek Hisarönü-Datça kavşağına ulaştık.Acıkmıştık ve çamurlu yol gücümüzü tüketmişti.Bisikletimizin mtb olması çamurdan ve sudan geçerken  bize avantaj olmuştu.



Hisarönü köyünün içinden hedefimiz olan Orhaniye köyüne ilerlerken tersten esen rüzgar zorlamaya başladı ve geri dönerek,toprak yolu kullanmadan Marmaris -Datça anayolu boyunca ilerleyip  yine İçmeler yolunu üzerinden dönmeye karar verdik.İtiraf edeyim köpeğin dönüşte bizi beklemesinden korktuk.Datça ,Bozburun yol ayrımında at çiftliğine uğradık.Atlara karşı zaafı olan Başar (selam olsun)arkadaşımızın kulaklarını çınlatarak onları fotoğrafladık.
Öğle yemeğini teneke tavukçularda yemeye karar verdik.Anayolda 3 km ilerledikten sonra bir restorana daldığımızda saat 14.00 dü.Acaba tavuk kaç dakikada pişer diye konuşurken nar gibi kızarmış tavuk bizi bekliyordu.
Bir handa Tarkan'ın elleriyle tavuğa saldırdığı gibi bizde o sahneleri aratmadık.Bir çırpıda butları direkt yuttuk.Ve çaylarımız eşliğinde , restorant sahibi Metin abimizin  fotoğraf albümlerinin  desteğiyle birbirinden güzel anılarını dinledik.Metin abimizle (selam olsun) vedalaştıktan sonra yola koyulduk.

Bir süre anayolda ilerledikten sonra Değirmenyanı köyü içinde soda ve su molası verdik.Yemekten sonra üstümüze ağırlık çökmüştü.Ana yoldan İçmeler yoluna saptık;sabah çıktığımız yokuşun tersi bizi bekliyordu.Yavaş tempoda çamların ve arı kovanlarının arasında pedalladık.Sıkça gördüğümüz çeşmelerin başında mola verdik.Yolu tırmanırken ardarda dizilmiş tırtıl sürüsü dikkatimi çekti.
Son rampa %10 eğime sahipti ve zirveye ulaşmayı hayal ederek bu engeli de aştık.Zirveye kan ter içinde geldiğimde "Ulan ne işim var burda! Akyaka sahilde otursaydık.Yoksa motorsiklet işine mi girsem" diye aklımda deli sorular vardı.
Fakat zirveden İçmeler'e kadar  son hızla salındığımızda bu düşüncelerin hepsi son buldu.Rüzgarı hissetmek çok müthiş bir olay.İçmeler sahilde  ayaklarımız açılsın diye kısa bir tur attık.
Sahil boyu  ,insanların arasından ilerleyerek marina civarında bir cafe de gün batımını izleyerek günün yorumunu yapıp ; tur verilerini inceledik.Turumuz 18.30 da son buldu.




.
Yaklaşık 60 km ve inişli -çıkışlı keyifli bir bisiklet turumuz oldu.Yolun büyük kısmı mıcırlı asfalttı kalan kısım toprak-çamur karışımıydı.Tur verileri aşağıdaki gibidir.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder